Simay Bülbül: Şık kadın benim için kendini bilen kadındır
Moda dünyasının duayen beyinlerinden, Kırmızı Çocuklar Derneği’nin kurucusu ve Türkiye’nin en öncül etkinlik mekânı Hangarist’in sahibi… Simay Bülbül, genç yaşına sığdırdığı onlarca başarı ile tüm dünya kadınlara ilham kaynağı oluyor.
Röportaj: Hüma Kaya
İngiltere’de başlayan moda yolculuğunu kendi ülkesine sürdürme kararıyla Türkiye modasında çığır açan başarılı modacı Simay Bülbül, “kadınların gücünden” ilham aldığı projelerle kadınlara ve çocuklara güç vermeye de devam ediyor. Öncül tasarımlarıyla moda dünyasına kattığı yeniliklerin yanı sıra Kırmızı Çocuklar Derneği ile pek çok çocuğun hayatına dokunan Bülbül’in eşi ile birlikte kurduğu Hangarist adlı etkinlik, sanat ve kültür mekânının başarısı pandemi sürecinde de hız kesmiyor ve dergi ve dizi çekimlerinin yanı sıra pek çok farklı projeye de ev sahipliği yapıyor.
Tasarım ve projelerinizde genellikle kadınların gücünden ilham alıyorsunuz. Sizin bir kadın olarak güç kaynağınız nedir?
Ben yıllardır tüm projelerimde, koleksiyonlarımda kadın hikâyeleri anlatıyorum. Yaşanmışlıklar ilham kaynağım oluyor ve sadece moda üzerine değil tüm tasarım ve sanat dünyasında bir yolculuğa çıkıyorum. Benim kadın olarak ilk ilham kaynağım annemdi, yıllar içerisinde de hem güç kaynağım hem de yaşamdaki anılarım oldu.

Moda yolculuğunuz İngiltere’de başladı ama çok uzun süredir Türkiye’nin en başarılı moda isimlerinden birisiniz. Her iki tarafa da hâkim biri olarak Türk modasını Avrupa’da nasıl tanımlarsınız?
Benim yolculuğum İngiltere de başladı ama sonrasında Türkiye ye döndüm. Türkiye benim gördüğüm, tanık olduğum en karma kültür. Modern hayat etnik hayatla harmanlanıyor. Muazzam bir kültür mirası var. El emeği, elişi biz henüz tam değerini veremesek de inanılmaz değerli. Bu yüzden Türk modası her zaman sadece Avrupa da değil dünyada da farklı olacak. Geçmişindeki zanaatları, kültür mirasını modernize ederek modaya değer ve hikâye katan bir Türk modası var.
“Şık kadın” tanımı sizin için nedir? Bir sırrınız var mı?
Şık kadın benim için aslında kendini bilen, gerektiğinde sade gerektiğinde ışıltılı ama hep kendi olan kadındır.
Gelecek dönemlerde moda ile alakalı sürpriz bir projeniz olacak mı?
Benim projelerim hiç bitmez. Ben sadece moda ile ilgili değil birçok konuda proje üretiyorum. Pandemide maalesef birçoğunu askıya aldık. Bu süreci sağlıkla atlattıktan sonra yeni hikâyelerle yine yeniden üreteceğiz.

“PANDEMİYLE BERABER TOPRAK ANAYA NE KADAR SAYGISIZLIK ETTİĞİMİZİ ANLADIK”
Kendi moda markasına sahip olarak yaşanan pandemi sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce pandemi stil alışkanlıklarını nasıl etkiledi?
Bu pandemi hepimiz için inanılmaz bir öğreti ve değişimdi. Bildiğimiz tüm doğrular ve alışkanlıklar değişti. Bir anda gözle görülmeyen bir şeyin tüm dünyayı durdurabileceğini gördük. Toprak anaya ne kadar saygısızlık ettiğimizi anladık. Ve evet değiştik sadece moda olarak değil insan olarak değiştik. Ve tabi buda tüm tüketim alışkanlıklarını etkiledi. Stiller değişti, tüketim şekli değişti hatta üretimler bile değişti.
Kırmızı Çocuklar Derneği ile hikâyeniz nasıl başladı, sizi bu konuda harekete geçiren, ilham veren ne oldu?
Ben 6 yıl önce babamı kaybettiğimde hayatımın en büyük acısını yaşadım. Öyle bir acıydı ki zaman içerisinde bu yası dönüştürmem gerekti. Babam ve annem anaokulu sahibi olduğu için ben de çocuklara yöneldim. Ve gönüllü anne olmaya karar verdim. Yıllardır annem ve babamın bana bıraktığı miras benim yeni yolculuğum oldu. Sonrasında 2 yıl süren gönüllü annelikten sonra eşimle beraber koruyucu aile olduk. Oğlum bu hayattaki en değerli hediyelerden biridir bana. Zaman içerisinde tek başıma verdiğim desteklerin yeterli olmayacağını gördüm. Bu yüzden iyilik için birlik olmanın daha güçlü kılacağını bildiğim için Kırmızı Çocuklar Derneğini kurduk. Ve 3 yıldır koruma altındaki çocuklar için birçok proje yapıyoruz.

Son zamanların gözde etkinlik mekânı Hangarist’in kurucususunuz. Moda dünyasından böyle bir alana geçiş yapmak nereden aklınıza geldi?
Ben dediğim gibi sadece moda yapmıyorum. Birçok proje ile ilgileniyorum. Hangarist hep hayalim olan bir projeydi. İstanbul’da sanayi de bir sanat ve kültür alanı. Sergilerin davetlerin gerçekleştirildiği konsept bir mekan. Mekânı ilk bir mimari proje için yer ararken buldum ve ilk görüşte âşık oldum. İnanılmaz eski ama bir o kadar büyülüydü. Zaten o eski dokusunu hiç bozmadık. Mimari proje biter bitmez Hangarist’i açtık.
Hangarist’in kısa zamanda yakaladığı büyük başarıyı neye bağlıyorsunuz?
En büyük güzelliği şehir içinde olması ve sanayi dokusu. Bir yandan da eşimle içeride olacak etkinlikleri seçerken çok titiz davrandık. Sanat ve kültür ağırlıklı olması vizyonundan vazgeçmedik. Bu da başarısını daha da etkiledi.

Hangarist dergi çekimlerinde sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bunun dışında ne gibi faaliyetlere ev sahipliği yapıyor?
Çekim prodüksiyonları dışında pandemi öncesi çok özel davetler, sergiler ve sunumlar oluyordu. Zaman içerisinde bizim planladığımız konsept yemek davetleri ve konserler eklenecekti. Umuyorum pandemi sonrası devam edecek.
Gelecekte işletmenin sayısını arttırmayı veya farklı projelere dönüştürmeyi planlıyor musunuz?
Şuan tüm işletmelerimiz Kapadokya’da ve İstanbul’da. Gelecekte uzun zamandır hayalimiz olan İzmir deki projelerimiz başlayacak. Artık daha toprak anayla, doğduğum topraklarda İzmir’de de üretiyor olacağım…
