İlhan Şen: Oyunculuğun da bir matematiği var
Ekranların inşaat mühendisi yakışıklısı İlhan Şen, matematiği iyi bilmenin hem hayatı hem de oyunculuğu anlamada etkili olduğunu vurguluyor. Şen, iyi oyunculuğun formülünü de şöyle veriyor: Biraz matematik, biraz kendin, çokça çalışmak ama diğer her şeyde olduğu gibi matematik bilmek oyunculuk için de çok faydalı oluyor.
Röportaj: Mukaddes Kaya
Fotoğraflar: Tamer Yılmaz
Styling: Eylem Yıldız
Saç: Rıdvan Deniz
Makyaj: Rufiye Kalmaz
Fotoğrafçı asistanı: Doruk Uğurluer, Oğuz Şanlı
Styling asistanı: Zeynep Baba, İrem Sönmezer
Video: Ünal Avcı
Bize evinin kapılarını açtığı için sevgili Simay Bülbül’e teşekkür ederiz.
Kesinlikle standartların dışında bir adam. Oyunculuğun matematiğini kendi algoritmasıyla çözmüş, özümsemiş ve öğrenmiş olarak bu yola girmiş bir yetenek. Sert yüz hatları ve özel ses tonuyla farkını fark ettiren bir oyuncu. Tam da aradığımız yeni jönümüz. Alışılagelmiş yakışıklılardan değil, çok zeki ve tam bir entelektüel. Zeka onun için önemli. Kibar, saygılı ve kültürlü olmasında ailesinin katkıları büyük. Çevreye duyarlı, duygusal ve sosyal sorumluluk bilinci ile yaşayan bir isim. Samimi, doğal, içten ve tam bir centilmen. Oyunculuk için yaratılmış, başka türlüsü mümkün değil. Yolu çok açık, kalbi daha da açık. Alçak gönüllü, sevecen, evcimen, yakışıklı, yetenekli, kibar yeni jönümüz İlhan Şen, ATV ekranlarında yayına girecek olan ‘Sevmek Zamanı’ adlı yeni dizisiyle kısa bir süre sonra yine ekranlarda olacak.
İnşaat mühendisi olman ve matematiği iyi bilmen oyunculuğun algoritmasını çözmene yardımcı oldu mu, aralarında sence nasıl bir bağlantı var?
Çok teşekkür ederim bu soru için, özellikle matematiği işin içine dahil ettiğiniz için, çok da güzel bir ayrım var burada ‘matematiği bilmek’. Ben üniversitenin başlarında özel ders vererek hayatımı geçindiriyordum. Orada öğrencilerime söylediğim bir şey vardı: “Arkadaşlar matematiği sevmek zorunda değilsiniz ama matematiği bilmek ve yapmak zorundasınız, özellikle biz kendi eğitim sistemimizde yarışan, yarışmak zorunda kalan insanlarsak.” Bu noktada matematiği bilmek bizim için hayatta birçok şeyi anlamamıza yardımcı olan unsurlardan bir tanesi, yani “Matematik bütün bir hayatımız boyunca ne işimize yarayacak? Bu denklemler, bu integraller, bu türevler” desek de görmediğimiz birçok yerde işe yarıyor. Yani bu ekonomik durumdan, ekonominin gidişinden ya da okumalardan tutun da yaptığınız bir müziğin nota dizilimine kadar her yerde bir dünyanın dönümünden, gezegenlerin sıralanışına kadar her şeyde matematikten söz edebiliyoruz.
Gelelim oyunculuk ve matematiğin arasındaki ilişkiye. Elbette oyunculuğun içerisinde de bir matematik var ama günün sonunda baktığımız zaman oyunculuk çok bireysel başlayıp eğer gerektiriyorsa sahnenin içindeki dinamiklere göre, sahnenin içinde yer alan rol arkadaşlarına göre şekillenen bir durum bence. O yüzden birçok şeyi kavramada elbette matematik çok yardımcı olur ama oyunculuk disiplin olarak çok çalışmayı kendi duygunu, oynadığın karakterin duygusunu, oynadığın karakterin durumunu daha da önemlisi içinde yer aldığı konumu bilmeye, anlamaya ve anlatmayla yönelik olduğu için biraz matematik, biraz kendin, çokça çalışmak olarak gözüküyor ama elbette diğer her şeyde olduğu gibi matematik bilmek oyunculuk için de çok faydalı oluyor.
Sanırım tesadüflerle keşfedildin, yoksa oyuncu olmak mıydı hep hayalin?
Aslında ben tesadüf ile keşfedilmedim. Sağolsun Hilal Saral bir gün bana gel dedi, deyiş o deyiş. Zaten kendisi müthiş bir yönetmendir, bir gün bana gel dedi ve ben gittim o gün bugündür bir şekilde bu işi yapıyorum. Hayal deyince ben başka bir şeyden bahsetmek isteyeceğim aslında. Yine dönelim eskilere, hepimizin 12-13 yaşlarına yani bunu okuyan kim varsa, öyle başka yerlere kanalize ediliyoruz ki o yaşlardaki öğrenciler, o yaşlardaki çocuklar olarak hayal kurmak çok zor oluyor. Aramızdan bir kaç tanemiz çok şanslı oluyor, örneğin “Ben oyuncu olacağım, ben doktor olacağım, ben mühendis olacağım” diyebiliyor ama geri kalan herkes “Ben öncelikle önümdeki sınavı geçeceğim, önümdeki puanı geçeceğim” ya da işte “Komşunun arkadaşının oğlunu geçeceğim” motivasyonuyla hareket ediyoruz. O yaşlarda o yüzden ben birçoğumuzun bunun hayalini kurduğunu düşünmüyorum. Elbette oyunculuk, müzisyenlik, ressamlık ya da yazarlık gibi sanat disiplinleri belki çok küçük yaşlarda ortaya çıkan disiplinler ama bu 10 kişiden 9’unun elde edemediği, yaşamadığı, hayal edemediği şeyler zaten ya da sen bir müzisyen, oyuncu, sporcu veya bir yazar olma hayali kuruyorsan etraf ve ahali seni bundan vazgeçirmek için elinden ne geliyorsa yapıyor zaten. O yüzden çok hayalim değildi, yani bir hayalim var mıydı? Onu bile bilmiyorum.
BULGARİSTAN’DAN İSTANBUL’A GÖÇ ETTİK
Köklerin nereden geliyor, çekirdek aileniz nasıl bir aile?
Ben Bulgaristan doğumluyum, biz bütün aile olarak Bulgaristan’dan göçtük ve Türkiye de yaşamaya başladık. Bizim oradaki ailelerimizde en fazla iki çocuk olur ve çok küçük ailelerdir yani biz toplamda 4 kişiyiz, annem, babam, kız kardeşim ve ben. Oradaki yaşam tarzına göre zaten atıyorum anneanne, babaanne diğer akrabalar onlar kendileri bir ailedir, sen kendin bir ailesindir yani o yüzden biz çekirdek aile kavramını çok daha net yaşayanlardanız. Annem ve babam ile çok fazla yaş farkım olmadığı için onlar benim en iyi arkadaşlarım, hep böyleydi ve galiba ömür boyu böyle olacak. O yüzden herkesin birbiri ile çok iyi arkadaş olduğu bir aileyiz. Bizde öyle saygı sevgi çerçevesinin katı kuralları yoktur, herkes en iyi arkadaştır, bir karar alınıyor ise onlar ortak alınır, tartışılır, masaya yatırılır. Ailenin en büyüğü masaya yumruğunu vurup “Böyle olacak ve siz buna tabiisiniz” demez. En küçüğünden, en büyüğüne herkesin söz hakkı vardır ve herkes o hakkı sonuna kadar da kullanır, böyle bir ailemiz var.