Sorry, no posts matched your criteria.

Kerem Bürsin: Mesele dış görünüşten ziyade aurada

Meşhur yakışıklılığının yanında mütevaziliği ve iyi kalpliliğiyle de göz-gönül dolduran Kerem Bürsin dış güzelliğe bakışını şu sözlerle açıklıyor: Bence dış görünüş önemli evet ama dış görünüşte önemli olan şey “Bu insan kendini seviyor, kendine bakıyor” aurası.

Röportaj: Vildan Uygunoğlu
Fotoğraflar: Onur Demirdağ 
Styling: Eylem Yıldız
Saç: Ercan Ermiş
Makyaj: Akın Sert
Video: Yuşa Ebrar Dursunoğlu
Foroğrafçı asistanı: Nurullah Cuni
Styling asistanları: İrem Sönmezer, Tuğba Dora
Mekan: Çırağan Palace Hotel Kempinski İstanbul

10 yıl önce ‘Güneşi Beklerken’ ile hayatımıza girmişti, o dönemden beri istisnasız birçok kişinin de merak ettiği biri Kerem Bürsin. Adını duymadığımız an neredeyse yok gibi! O meşhur yakışıklılığının ardında çok dolu, ilham veren, çok iyi kalpli, mütevazı ve aşırı tatlı bir karakter barındırıyor, yetmezmiş gibi her defasında da gözlerimizi kamaştırıp kalbimizi fethediyor. Yeni yılın ilk sayısında kendisini biraz daha yakından tanımak istedik, 2024’e bu kadar güzel bir başlangıç yaptığımız için çok mutluyuz…

Öncelikle Pantene Altın Kelebek Ödülünüzü bir kez de ben tebrik etmek isterim. Yaptığınız işin sık sık ödüle layık görülmesi size nasıl hissettiriyor?

Çok düşünmüyorum bunu sanırım. Ödül tabi ki güzel bir şey ama beni motive eden kısım değil. Tabi ki de çok yüceltiyor, onore oluyorsun. Galiba ailem de yakın çevrem de o kadar oralı değiller ki… Hani genelde onlar da “İyi, güzel, tamam” şeklinde tepki veriyor. Şimdi çok da tartışma yaratacak bir şey söylemek istemiyorum ama sadece popülerlik kazanmasın. İnsanın emeği ve o performansı gerçekten takdir edilsin.

BAZI PAYLAŞIMLAR SAMİMİ GELMİYOR

Ödül töreninde sosyal medyanın gündeminde tabi ki siz vardınız. Kimileri şakaya vurdu kimileri ise sert eleştirilerde bulundu. 

O an aklımdan geçen bir sürü şeyi insanlar tabi ki bilmiyor. Dürüst olayım, törene gitmekle gitmemek arasında çok kalmıştım. Gerçekten böyle bir dönemde böyle bir şeyin yapılıyor olması zaten bana tuhaf geldi. Herkes bir tepkiye zaten hazır: “Neden bunu demedin, neden şunu yapmadın…” Ki anlıyorum da saygıyla karşılıyorum. Çünkü evet toplumsal bir durum oluyorsa bence buna kulak asılmalı ve bir şey yapılmalı. Şöyle anlatayım, ben biraz şaşıran taraftayım dünya gündemine ve dünya tepkilerine bakınca. Duyarlı bir şey paylaşıp da hemen sonrasında bir şey satıyorsan ya da normal hayatına devam ediyorsan, mesela tostunu yiyip onu paylaşıyorsan bu bana çok samimi gelmiyor. Ama dünya buna alışmış.

Törende taklidinizi yapan Onur Atilla’ya da çok tatlı bir şekilde yanıt verdiniz, bu yönünüz takdire şayan. 

O ana geri dönelim, mesela o sırada Kerem’in aklından geçen şey neydi? Okay?… Yani tamam buradayım, ikinci okay’den sonra bunu sorgulayayım mı şu an? Sonra da boşver, insanlara teşekkür edeyim ve sahneden çıkayım dedim. Bu benim açımdan olandı. Olayı ciddiye almak ya da almamak değildi. Düşünceyi dışa vurmak gibi bir şey. Ayrıca bu durum biraz absürt. Tamam sahneye çıkayım ve acılarımızdan bahsedeyim… Ama buradayım ve burada bir kutlama yapılıyor ve ben o sahneden indikten sonra güleceğiz falan ve o bana çok samimi gelmiyor. Ha tabi ki bunu yapana da saygım sonsuz. Bir platformdur orası sonuçta ama bence o platformu nasıl kullanacağını seçmek olay. Doğru yer ve zamanı yakalamak diyeyim ve bir insanı bununla yargılayacaksan da tamam, ben insanların düşüncelerine saygı duyuyorum zaten. O yüzden Onur Atilla’nın yaptığı da çok normal geldi bana. İnsanlar da gülsün biraz, eğlence sektörü burası. O yüzden çok takılmadım.

Bilingual (iki dille büyüyen) konusunda sizi anlayan biri olarak merak ediyorum, bu tip eleştirileri/şakaları nasıl karşılıyorsunuz? 

Tepki veren birçok insanın Instagram’ına bakarsan İngilizce caption’lar yazılmış olduğunu görürsün. Bu da biraz şeye dönüyor: İngilizce bilen biri İngilizce konuşunca sıkıntı oluyor da İngilizce bilmeyen biri İngilizce konuşunca ‘it’s okay’ mi oluyor? Bilmiyorum hala çözümlemeye çalışıyorum ama bir yandan hiç takılmıyorum. Çünkü günün sonunda bu benim. Seven de olabilir sevmeyen de…

Evet ve sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada ünlülerin açığını bekleyip linç kültürüne anında başvuran bir kitle var ve siz de o kitleden biraz nasibinizi aldınız…

Bu da oyunun bir parçası herhalde. Bir gün o olur, bir gün bir şey yaparsın o gündem olur. Hayat gibi adeta, iniş ve çıkışlar var ve bu çok normal.

KARAKTERLE TANIŞMAMA İLİŞKİ GİBİ BAKIYORUM

Yer aldığınız projeler istisnasız her zaman gündemde yer buluyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Gerçekten bilmiyorum. Çok da düşünüyor muyum bunu emin değilim. Bazı projeler evet hak ediyor bazıları ise hak etmiyor. Herhalde yapımcılar işlerini doğru ve iyi yapıyorlar.

Şimdiye kadar yer aldığınız projelerde “İşte bu!” diyerek gözü kapalı kabul ettiğiniz bir rol çıktı mı karşınıza? 

Mesela dizilerden bahsediyorsak dizi çok değişken bir şey, hele bizim dizilerimiz. Dizide ilk bölümde tanıştığın karakterle 13. bölümdeki karakter bazen bir ‘I-ıh’ oluyor ve sana kalıyor o karakterdeki yumuşak geçişi sağlamak. Ama dediğiniz hissi yaşadım mı karakter üzerine? Hayır daha tam o dediğinizi yaşamadım. Fakat bir potansiyel görüyorsun ve o potansiyelle neler yapıp neler çıkarabileceğini görüyorsun. Bu olay daha çok, “Hmm bu lezzetli bir şey, bununla oynayabilirsin, bir şeyler yapabilirsin. Ya da dünyası lezzetlidir ve o dünyanın lezzetine bir katkın olursa o zaman ne mutlu sana. Karakterlerle tanışmama da bir ilişki gibi bakıyorum. Sanki bir yemeğe çıkıyorsun onunla buna benzetiyorum. Senaryoyu ilk okuduğunda ve karakteri biraz analiz etmeye başladığında ya seversin ya sevmezsin. Uyacak mıyız uymayacak mıyız? Kısacası ben canlandırdığım karakterlerle çok eğlendim. Tabi bazıları oldu çok sıkıldım, o da var.

Günümüzde dış görünüş maalesef ki her şey, sizinkisi de tartışmasız bir yakışıklılık. Genler… Yetenek de çok önemli tabi ki fakat güzellik her sektörde kişiyi bir adım öne taşıyor, hepimiz kabullenelim bu durumu. Güzellik sizin için ne anlam ifade ediyor? 

Ne demek istediğini anlıyorum ama dış görünüşten ziyade bence olay aurada. Çok güzel bir insan da olabilirsin, tabi ki bu bir kıvılcım da yakabilir ve ilgi çekebilir. Beklenti yaratır ve o beklentiyi karşılamak belkide bir dezavantaj da olabilir. Ancak bence yaş aldıkça perspektifimiz de zamanla değişiyor. O yüzden bence dış görünüş önemli evet ama dış görünüşte önemli olan şey “Bu insan kendini seviyor, kendine bakıyor” aurası. Ama ne bileyim mesela setten bahsediyorsak o ben değilim. Makyaj var, saç yapılıyor yani bir mesai harcanıyor orada. Doğal ben öyle değil ki and that’s okay.

Röportajın devamını okumak için tıklayın…