Sorry, no posts matched your criteria.

Esra Bilgiç: ‘Atatürk’ projesinde yer almak büyük ayrıcalık, şans ve gurur

Başarılı kariyerine ‘Atatürk’ filmini de ekleyen Esra Bilgiç “Projede yer aldığım için çok gururluyum. Dahil olduğum ilk dakikadan itibaren bunu bir ayrıcalık ve büyük bir şans olarak gördüm. Her aşamasında gerçek bir aktör olduğumu hissettim” diyor.

Fotoğrafçı: Mesut Adlin
Röportaj: Vildan Uygunoğlu
Styling: Mowe İstanbul
Video: Yuşa Ebrar Dursunoğlu
Saç: Erhan Kıyançiçek
Makyaj: Besey Üstel
Mekan: Maya Bistro Hotel Beach ve Club Resort Atlantis
Prodüksiyon: Simay Tuana Koçak – Gökçecan Yürekli

Şimdilerde ‘Atatürk’ filmiyle gündemden düşmüyor Esra Bilgiç. Yaratıcılığı, hassasiyeti ve naifliği onu sektörde bambaşka bir yere taşıyor. Girdiği rollere hayatını adayarak çalışıyor, gözü kapalı en derine iniyor, asla pes etmiyor ve her zaman en iyisine oynuyor. Böyle özel bir dönemde Esra Bilgiç’i, Re Touch Mag olarak yakından tanıma fırsatı bulduğumuz için mutluyuz.

Hemen soruma Venedik Film Festivali ile başlamak istiyorum çünkü muhteşem görünüyordunuz. Venedik Film Festivali’nde olmak nasıl bir duyguydu? O atmosferi sizden dinlemek isterim.

Çok teşekkür ederim. Beğenmenize sevindim. Sinemanın hayatımda çok büyük bir yeri var. Bu büyülü dünyanın bir parçası olduğum için çok şanslıyım. Festivalleri çok önemsiyorum ve iyi hazırlanmaya çalışıyorum. Cannes Film Festivali sonrasında Venedik Film Festivali’nde de birkaç filmi izleme şansım oldu. Venedik muazzam bir şehir. Festivalin görkemiyle bize enfes bir deneyim yaşattı.

Festivalden gelen fotoğrafları görenler sizi Türkiye’nin Monica Belluci’si ilan etti, siz ne düşünüyorsunuz bu benzetmeyle ilgili?

Monica Belluci benim için büyük bir ilham. Elbise seçimlerimde ve bazı fotoğraf çekimlerimde onu örnek alıyorum. Sanırım bir kadının alabileceği en güzel iltifat. Ben de kendisini çok beğeniyorum.

‘Atatürk’ filmine geçmek istiyorum şimdi. Bizler izleyici olarak büyük heyecanla bekledik yayınlanmasını. Siz ki filme dahil biri olarak neler hissettiniz?

‘Atatürk’ projesinde yer aldığım için çok gururluyum. Dahil olduğum ilk dakikadan itibaren bunu bir ayrıcalık ve büyük bir şans olarak gördüm. İtiraf etmeliyim ki, hazırlık ve çekim sürecinin her aşamasında gerçek bir aktör olduğumu hissettim. Bunda yönetmenim Mehmet Ada Öztekin’in ve yaratılan dünyanın büyük bir etkisi var.

CORINNE İLE ATATÜRK’ÜN MEKTUPLARINI OKUDUM

Role nasıl hazırlandınız?

Madam Corinne Lütfü için çalışırken danışman ekiplerimizden çok destek aldım. Mustafa Kemal Atatürk ile olan mektuplarını okudum. Mektuplar ve Tergiman Ailesi’ne dair çeşitli kaynaklardan edindiğim bilgiler yol haritamı çizmeme yardımcı oldu. Piyano ve şan dersleri aldım. Fransızca eğitmenimiz ile çalıştım. Sete çıkmadan önce birkaç ay boyunca o döneme, o dönemin kadınına ve toplumdaki yerine dair okudum.

Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutladık bu yıl, filmin böyle bir dönemde çekilmesi her açıdan çok özel bir olay oldu. Sizin hisleriniz neler?

Atatürk’ün, Cumhuriyetin 100’üncü yılında sinemalarda olması bizim için çok büyük bir anlam taşıyor.

Önünüzde ‘Bir ihtimal daha var’ adlı bir Netflix dizi projesi var, birçok usta oyuncularla bir aradasınız. Ne zaman yayınlanacak? Diziyi ve rolünüzü sizden dinlesek?

‘Bir ihtimal daha var’ projesi için İzmir’deyim. Yaklaşık 1.5 aydır çalışıyoruz. Kadromuzda birbirinden kıymetli ve başarılı oyuncu arkadaşlarım, büyüklerim var. Yönetmenimiz Hakan Algül rejisiyle ve çalışkan ekip arkadaşlarımla enfes bir dizi çekiyoruz. Bitirmemize birkaç hafta kaldı. Urlalı, üzüm bağları olan, şarap üreten genç bir kadını canlandırıyorum. Seda ve İsa (Ata Demirer) Urla’da, ikisini de yakından etkileyen gizemli bir cinayeti çözmeye çalışacaklar. Muhtemelen önümüzdeki sene (2024) seyircimizle buluşuruz. İzlemek için sabırsızlanıyorum.

Projelerden uzaklaşıp biraz da Esra Bilgiç’i yakından tanımak istiyoruz. Bir gününüz nasıl geçer? Set dışında neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Uzun bir süredir kişisel yaşantımı işimden bağımsız tanımlamıyorum. Çalışmayı çok seviyorum. Çalışmak ve üretmek sosyal yaşantımın bir parçası, yaşama hızımın belirleyicisi gibi oldu aslında. Ama ben setin temposunun ve mesleğimin doğasının aksine sakin ve sade bir hayat yaşamayı tercih ediyorum. Yalnız kalmayı severim. Güne erken başlarım. Ailem ve dostlarımla geçirdiğim vakit çok kıymetlidir.

Üniversitede Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezunsunuz. Ardından da Londra’da drama eğitimi almışsınız. Meslek seçimini oyunculuğa nasıl çevirdiniz?

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitiremedim. İşim sebebiyle İstanbul’a yerleştiğimden yatay geçişle başka bir üniversitede hukuk fakültesinde eğitim görmeye başladım. Son sınıftayım. Londra’da Kraliyet Sanat Akademisi’nde kısa süreli drama dersleri aldım. (2018-2019) Çocukluğumdan beri tiyatronun içindeydim. Mamak Belediyesi’nin hazırladığı çocuk oyunlarında oynadım. İlkokulda kısa oyunlar yazar, okulumuzun sahnesinde oynardık. Ben ve benim gibi ilgili arkadaşlarımla okulun tiyatro kulübünü yeniden canlandırdık. Müziğe kabiliyetliydim. Annem sayesinde keşfettim bunları. Oyunculuk mesleğine ilk profesyonel adımım ise 2014 senesinde oldu.

Röportajın devamını okumak için tıklayınız.